Gün içinde sık sık başınız mı ağrıyor? Üstelik bu ağrılar sadece fiziksel değilmiş gibi geliyor mu? Belki de çareyi sadece ağrı kesicilerde arıyorsunuz. Oysa bazı baş ağrılarının kökeninde, ruh halinizin, bastırılmış duygularınızın ya da içinizde büyüttüğünüz kaygıların etkisi olabilir. Evet, kulağa sürpriz gibi geliyor ama bilim insanları artık bu bağlantıları açıkça ortaya koyuyor. Bugün sizi, baş ağrısının ardında gizlenen duygusal nedenlere dair bir keşfe çıkarıyorum.
Bu yazıda; baş ağrısı çeken bireylerin neden daha fazla kaygı, depresyon ve duygusal ifade zorlukları yaşadığını; bu psikolojik durumların baş ağrısının şiddetiyle nasıl ilişkilendiğini; hatta bu durumların intihar düşüncesine kadar nasıl uzanabildiğini sade bir dille ve örneklerle açıklayacağım. Hazırsanız, baş ağrısını sadece fiziksel bir şikâyet olarak görme alışkanlığını birlikte yıkalım.
Baş Ağrısı Nedir? Ve Neden Bu Kadar Yaygındır?
Baş ağrısı, günlük yaşamda karşılaştığımız en yaygın sağlık problemlerinden biridir. Ancak her baş ağrısı aynı değildir. Bazı baş ağrıları, bir tümör, beyin kanaması veya tansiyon gibi altta yatan bir hastalığın belirtisi olabilir. Bunlara ikincil baş ağrıları denir. Ancak bu yazıda sözünü ettiğimiz, herhangi bir tıbbi nedene dayanmayan primer baş ağrılarıdır. Migren, gerilim tipi baş ağrısı ya da karma tip ağrılar bu gruba girer.
Genelde bu baş ağrıları “kendiliğinden” ortaya çıkar. Ancak işin aslı öyle değil. Çünkü son araştırmalar, bu ağrıların duygularla yakın bir ilişkisi olduğunu gösteriyor.
Aleksitimi Nedir? Duygularınızı Anlatamıyorsanız Dikkat!
Hayatınızda duygularınızı tarif etmekte zorlandığınız oldu mu? İçinizde bir şeyler olup bittiğini hissedip bunu kelimelere dökemediğiniz anlar? İşte bu durumun bilimsel adı aleksitimi.
Aleksitimisi olan kişiler genellikle şunları yaşar:
- Duygularını tanımlamakta zorlanırlar.
- Ne hissettiklerini tarif edemezler.
- Fiziksel belirtileri duygusal durumlarla ilişkilendiremezler.
- Duygular yerine mantıklı düşünmeye yönelirler.
Bu özelliklerin hepsi, sosyal ilişkileri zayıflatabilir. Ama daha da önemlisi, bedensel belirtiler üzerinde de etkili olabilir. Özellikle de baş ağrıları…

Baş ağrısı, Kaygı ve Depresyon Üçgeni
Peki aleksitimi baş ağrısı ile nasıl bağlantılı? Cevap: dolaylı ama güçlü bir yol üzerinden.
Bilim insanları, aleksitimisi olan bireylerin daha fazla anksiyete (kaygı) ve depresyon yaşadığını tespit etti. Başka bir deyişle, duygularını ifade edemeyen bir kişi, içsel gerginlik yaşar. Bu gerginlik kaygıya, umutsuzluğa ve hatta bedensel belirtilere, yani baş ağrısına dönüşebilir.
Son yapılan bir çalışmada araştırmacılar, baş ağrısı çeken 70 kişiyi ve hiç baş ağrısı yaşamayan 62 kişiyi inceledi. Sonuçlar çarpıcıydı:
- Baş ağrısı çekenler, kontrol grubuna göre çok daha yüksek düzeyde aleksitimiye sahipti.
- Aynı zamanda bu grupta anksiyete ve depresyon düzeyleri de oldukça yüksekti.
Ama en önemlisi şu: Aleksitimi doğrudan baş ağrısını artırmıyor. Ancak aleksitimi nedeniyle gelişen anksiyete ve depresyon, baş ağrısı sıklığını ciddi biçimde etkiliyor. Yani baş ağrısı sıklığını artıran şey aslında dolaylı olarak yaşanan içsel sıkıntılar.
Baş ağrısı ve İntihar Düşüncesi Arasındaki Tehlikeli Bağlantı
Kabul edelim, çoğumuz baş ağrısını ciddiye almıyoruz. Oysa bazı bireyler için bu ağrılar hayat kalitesini öyle düşürüyor ki, yaşamaktan dahi vazgeçme düşüncesine kapılabiliyorlar.
Aynı çalışmada, baş ağrısı ataklarının sıklığı ile intihar düşüncesi (suicidal ideasyon) arasında güçlü bir bağ olduğu tespit edildi. Başka bir ifadeyle; kişi ne kadar sık baş ağrısı yaşıyorsa, intiharı düşünme olasılığı da o kadar artıyor.
Bu durum özellikle migren gibi şiddetli baş ağrıları çeken bireylerde daha sık görülüyor. Baş ağrısı sadece bir fiziksel acı değil; umutsuzluk, çaresizlik ve izolasyon hissini de beraberinde getiriyor.
Psikolojik Değerlendirme Neden Şart?
İşte bu noktada işin rengi değişiyor. Baş ağrısı şikâyetiyle doktora giden bir hastanın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik değerlendirmeden de geçmesi gerekiyor. Neden mi?
Çünkü çalışmada elde edilen verilere göre;
- Aleksitimi, anksiyete ve depresyon birbiriyle bağlantılıdır.
- Bu üçlü baş ağrısı sıklığını doğrudan etkiler.
- Bu psikolojik semptomlar, aynı zamanda intihar riskini de yükseltir.
Dolayısıyla sadece ağrı kesici vermek yeterli değildir. Baş ağrısı çeken bireylerin ruh sağlığı da dikkatle değerlendirilmelidir.
Bu Bulgular Bize Ne Anlatıyor?
Bir kişinin başı ağrıdığında, sadece ilaç vermek artık yeterli değil. Çünkü bu ağrının ardında anlatılamamış duygular, içe atılmış kaygılar ve karamsarlık olabilir. Baş ağrısı bir sonuçtur; sebep ise çoğu zaman içimizde gizlidir.
Bu çalışmadan çıkarılabilecek bazı önemli dersler şunlardır:
- Baş ağrısı sadece nörolojik bir problem değildir.
- Psikolojik sorunlar baş ağrısı sıklığını artırabilir.
- Duygularını ifade etmekte zorlanan bireylerde, daha fazla kaygı ve depresyon gelişebilir.
- Bu durumlar birleştiğinde, baş ağrısı sıklığı artar ve intihar düşüncesi riski doğar.
- Dolayısıyla, baş ağrısı hastalarına ruhsal destek verilmesi bir lüks değil, gerekliliktir.
Peki Ne Yapmalıyız?
Eğer siz ya da bir yakınınız sık sık baş ağrısı yaşıyorsanız, bu adımları izlemek faydalı olabilir:
Duygularınızı ifade edin: Ne hissettiğinizi açıkça dile getirmeye çalışın. Gerekirse bir günlük tutun.
Bir uzmana başvurun: Sadece nöroloğa değil, aynı zamanda bir psikolog ya da psikiyatriste de danışın.
Ruh halinizi izleyin: Kaygı, isteksizlik, umutsuzluk gibi duyguların farkına varın. Bu belirtilerle mücadelede geç kalmayın.
Sosyal destek alın: Konuşabileceğiniz, sizi dinleyen birilerinin varlığı iyileştirici olabilir.
Ağrı günlüğü tutun: Baş ağrınızın ne zaman, ne sıklıkla ve hangi duygusal durumdayken geldiğini not alın. Böylece tetikleyici faktörleri daha net görebilirsiniz.
Bedeni Anlamak İçin Ruhumuzu Dinlemeliyiz
Bu yazının amacı size sadece bilimsel bir çalışma sunmak değil; baş ağrısına dair bakış açınızı değiştirmekti. Gördük ki bedenimizde hissettiğimiz birçok belirti, ruh halimizin sessiz çığlıkları olabilir. Özellikle baş ağrısı gibi yaygın ama karmaşık rahatsızlıklarda, duygularımızı anlamak ve ifade etmek büyük bir fark yaratabilir.
Unutmayın, ağrılar bazen susmuş duyguların konuşma biçimidir. Onları bastırmak yerine anlamaya çalışmak, hem ruhsal hem de fiziksel sağlığınız için en doğru adım olabilir.
Daha fazla içerik için Psikoloji Kategorimizi ziyaret edebilir, zihin sağlığınızı güçlendirecek yazılara göz atabilirsiniz.
Ayrıca anasayfamızdan diğer ilgi çekici konulara ulaşabilirsiniz.
İlgilenenler için araştırma kaynağı: Mediation analysis of anxiety and depression between alexithymia and frequency of headache attacks and impact on suicidal ideation in primary headache (ScienceDirect)